31 Temmuz 2015 Cuma

Deliresim var.


İnsanların beyinlerini çözemeyecek kadar delirsem yeter aslında. 
Çıkarlarını, çıkarları uğruna yaptıklarını, çıkarlarının yanında insan değerinin karınca kadar kaldığını ve büyük madene ulaşmak için karıncaları ne kadar kolay ezip geçtiklerini farkedemeyecek kadar deli olmalıyım. 
Neden birlikte olduklarını, neden karşılıklı maddi ve manevi kullanıma kendilerini açtıklarını farkedemeyecek kadar delirsem? 
Birbirlerini hiç uğruna itip kaktıklarını göremeyecek kadar da kör olsam yeter aslında. 
Kendi dünyasında herkese kendisi kadar yer varken yalandan dünyalarının kapılarını açıp, canları sıkılınca mahallenin zengin çocuğunun fakir çocuğu evine çağırıp oyuncaklarını gösterip 'oynatmadan' canı sıkılınca evden göndermesi gibi kapıdışı ettiklerini göremeyecek kadar da kör olmalıyım. 
Hiçbir şeye ihtiyacı olmayanın, en ufak bir şeye ihtiyacı olanın yanından geçip gittiğini göremeyecek kadar kör olsam ?
Bazen en uzakların, çoğu zaman en yakınların birbirlerine sarfettikleri cümleleri duyamayacak kadar sağır olsam yeter aslında. 
Gün içinde aklımıza bile gelmeyecek dertleri yaşayan, dertten kafasını kaldıramayacak kadar kötü durumda olan, kafası dert çukuruna batmış, hiç birimizin onu ordan çekip almak için hiçbir şey yapmadığı insanların 'İMDAT!' çığlıklarını duyamayacak kadar sağır olmalıyım. 
Yetişemediğim çığlıkları duyamayacak kadar sağır olsam? 
Biraz da  kalpsiz olmalıyım. 
O zaman her daim gözüm kapalı mutlu olabilirim.
Ama biliyorum; gözü kapalı mutlu olmak  mutlu olduğunu sanmaktır, dahası  yaşadığını sanmak. 
Asıl mutluluk görerek, duyarak, anlayarak, hissederek olandır ve hatta bazen bunlara rağmen olan. 
Gerçekten yaşamak, gerçeği yaşamak budur.
Hissetmek yaşamaktır, yaşamak ölümü getirir. 
Bunun adı öle öle yaşamak. 
Bu en güzel intihar. 
Bu ''En Güzel'in'' emrettiği intihar.